Bu Blogda Ara

7 Ocak 2018 Pazar

ANTİİNFLAMATUVAR İLAÇLAR

ANTİİNFLAMATUAR İLAÇLAR
İnflamasyon ;
Fiziksel travma, tahriş edici kimyasal maddeler veya mikrobiyolojik ajanlar tarafından oluşturulan doku hasarına karşı gelişen  bir savunma mekanizmasıdır. Vücudun infeksiyonları inaktive etme , doku onarımı oluşturma çabasıdır.
Ancak bazen otoimmun mekanizmalar inflamasyonu olumsuz etkiler. ( romatoid artrit, astım vs.) Böyle durumlarda vücudun savunma mekanizmasını oluşturan koruyucu sistemler doku hasarına sebep olurlar.Antiinflamatuar veya immun sistemi baskılayan ilaçlar bu durumlarda kullanılabilir.
*** antiinflamatuarlar sadece etki gösterdikleri mediyatörlerin sorumlu olduğu  inflamatuar yanıtı baskılayabilmektedir, diğer mediyatörlerde etkili değildir.***

                             ANTİİNFLAMATUAR İLAÇLAR


 





Bu yazımda Aİ grubu ilaçların kalabalık olmasından dolayı sadece NSAİ grubunu ele alıp, öğreneceğiz.

NSAİ   (NONSTEROİDAL  ANTİİNFLAMATUAR)

Bu grup ilaçların çoğu etkilerini prostoglandin sentezini azaltarak yaparlar.
Nsai etkisini anlamak için prostoglandinler hakkında bilgi sahibi olunmalıdır.
Prostoglandinler kısaca;
20 karbonlu bir yağ asiti olan arakidonik asitten sentezlenirler. Çoğusu etkilerini hücre yüzeyindeki reseptörlere bağlanarak sağlarlar. Vücuddakileri etkileriyse ;
Endojen olarak dokuda üretilir ve metabolitleri belli bir hücre tipinin verdiği yanıtların ayarını yapan lokal sinyaller olarak davranırlar. Fonksiyonları dokudan dokuya farklılık gösterebilir.
Örnek ; TXA2 nin trombositlerden salgılanması yeni trombositlerin agregasyonunu sağlarken, TXA2 bazı düz kas hücrelerinde kontraksiyona neden olur.

 
 





NSAİ

Bu gruptaki ilaçların kimyasal yapıları birbirinden oldukça farklıdır.
Aspirin en yaygın kullanılan antiinflamatuardır. Kullanıma yeni giren antiinflamatuarlar aspirine göre daha etkili, mide mukozasına daha az irritan etkilidir. Bazılarının ise daha uzun aralıklarla alınmaları mümkündür. Fakat aspirin avantajı ucuz olması ve diğer ilaçlara göre daha az toksik etkili olmasıdır.
Şimdi kısa kısa bilgi verelim özele inerek.
ASPİRİN VE DİĞER SALİSİLATLAR
Aspirin vücuddaki esterazlar tarafından hızla deasetillenerek salisilata çevrilir. Salisilat antiinflamatuar, antipiretik ve analjezik etkilerden sorumludurlar.
***salisilik asitin diflurofenil türevi olan diflunisal ,salisilata metabolize edilmediğinden salisilat intoksikasyonuna neden olmaz.
Diflunisal analjezik ve antiinflamatuar etkileri  aspirinden 3-4 kat daha güçlüdür ancak antipiretik etkisi yoktur. Sebebi ise SSS ‘ e ulaşamamasıdır.
Tedavide Aspirin de dahil NSAİ nin yeri ;
İnflamasyonu azaltma  (Aİ)
Ağrıyı azaltma (analjezi)
Ateşi düşürme (antipiretik)
Aspirin artritte inflamasyonu yatıştırmasına rağmen hastalığın ilerlemesini durdurmaz.
( asetaminofenin güçlü analjezik ve antipiretik etkileri olmasına rağmen antiinflamatuvar  etksi zayıftır. Bu nedenle Romatoid artrit gibi inflamasyonların tedavisinde kullanılmaz.)
Salisilatlar iç organlara bağlı ağrıdan çok yüzeyel ağrılarının tedavisinde kullanılır. NSAİ ler inflamasyona bağlı ağrı da opioidlerden daha güçlüdür.
Maligniteye bağlı ağrılarda salisilat + opioid kullanılması daha etkin olur.
Ön hipotalamustaki termoregulatuar merkez uyarılarak ateş ortaya çıkar. İnflamasyon, infeksiyon sebebiyle uyarılan lökositler pirojenik etkili sitokinler tarafından uyarılan PGE2 sentezi bu merkezin ayar noktasını yükseltir. Salisilatlarsa PGE2 in sentezini salımını azaltarak vücut ısısını düşürür.  Aspirin periferik vazodilatasyon ve terlemeyle ısı kaybını artırır, vücut ısısı hızla düşer.
** Aspirinin normal vücut sıcaklığı üzerinde etkisi yoktur.
Tedavi edici dozda aspirin alveolar ventilasyonu artırır.( salisilatlar oksidatif fosforilasyon etkinliği azaltarak PCO2 yi ve solunum sayısını artırırlar.)
Yüksek doz medulladaki solunum merkezini doğrudan etkileyerek hiperventilasyona ve respiratuar alkaloza sebep olurlar. Alkaloz böbrekler tarafından kompanse edilirken  toksik dozlarda solunum merkezi paralize olur CO2 üretimi devam ettiğinden  respiratuar asidoz gerçekleşir.
Asprin prostoglandin sentezini engelleyerek mide asidi artmasına ve koruyucu mukus sentezinin azalmasına sebep olur. Bu sebeple episgastrik bölgede ağrı ülserler, kanama olabilir.
** olağan dozda feçeste 3-8 cc kan kaybı olabilir.
Aspirin aynı zamanda antitrombotik etkiye sahiptir. Trombosit agregasyonu azalarak kanama zamanı uzar .
Prostoglandin sentezinin azalmasıyla ;
Su ve tuz tutulumu olur. Ödemle beraber hiperkalemi gelişebilir.
*** Aspirin aynı zamanda patent ductus arteriyozusun kapanmasını da sağlar. Pda da açık kalmasında sorumlu PGE2 dir.
** Kronik olarak aspirin kullanımın kolorektal kanser görülme sıklığını azalttığı saptanmıştır.
** Diflunisal dışındaki salisilatlar kan beyin bariyerini, plasentayı geçebilir fetusta teratojen etki yapabilir.
Düşük dozda analjezik görevi görürken
Yüksek dozda antiinflamatuvar görev görürler.
Örneğin 4 1 300 mg lik iki tablet analjezik
Günde 12-20 tabletin uygulanması hem analjezik hem Aİ etki gösterir.
Koroner arter hastalığı semptomları gösteren hastalarda kontrendikasyon yoksa proflaktik kullanımı önerilmektedir.
Yan etkileri
Salisilatların gis teki en yaygın yan etkisi episgastrik ağrı bulantı ve kusmadır.
Aspirin bir asittir ve mide pH’sında elektrik yükü taşımaz, mukoza hücrelerine geçerek burada iyonize olur. Bu özelliğiyle mukoza hücrelerinde doğrudan hasara sebep olmaması için bol sıvı ve yiyecekle alınmalıdır.
**Kanama zamanını uzattığı için aspirin cerrahi işlemlerden 1 hafta önce kesilmelidir.
Salisilat verilen hastalara antikoagülan tedavi uygulanacaksa daha düşük dozlarda başlanmalıdır.
Toksik dozlarda salisilatlar solunum depresyonu yapar, kompanse edilemeyen respiratuar ve metabolik asidoza götürür.
Hastaların  inde aşırı duyarlılık reaksiyonları görülür.bronkokonstrüksiyon , anjiyonörotik ödem vs. ölüme yol açabilecek ağır anaflaktik şok tabloları nadiren görülür.
Viral enfeksiyonlarda aspirin kullanımı reye sendorumuna yol açabilir.Serebral ödemin görüldüğü bu tablo ölümle sonuçlanabilir. Genellikle suçiçeği olan küçük çocuklarda rastlandığından aspirin yerine asetaminofen tercih edilmelidir.
Salisilat zehirlenmesi
Hafif seyrine salisilizm denir. Bulantı, kusma, baş ağrısı, belirgin hiperventilasyon, mental konfüzyon, kulak çınlamasıyla karakterizedir.
Ağır seyrinde yukarıdakilere ek olarak huzursuzluk, deliryum, hallüsinasyon nöbet, koma, ölüm görülebilir.
Çocuklar zehirlenmeye daha yatkındır. 10 gr kadar (veya cilde sürülen preperatlarda metil salsilat 5 gr ) almaları ölümle sonlanabilir
 **(Diflunisal salisizme neden olmaz)
İbuprofen propıyonık asit türevlerinin ABD de ilk kullanıma giren üyesidir.
Daha sonra fenoprofen, ketoprofen, flurbiprofen, ve oksaprozin geliştirilmiştir. Bunların hepsi analjezik, AP ve Aİ etkilidir. Romatoid artrit ve osteoartritin tedaviside yaygın kullanılır. GİS te etkisi aspirinden daha zayıftır.
Oksaprozin en uzun etkili olandır. Bu yüzden 1×1 uygulanır. En sık görülen  yan etkisi GİS ait olan dispepsiden kanamaya kadar değişen olumsuz etkilerdir. Bunun yanında baş ağrısı, kulak çınlaması vs. saptanmıştır.


İndolasetik asit
İndometasin sulindak ve etodolak oluşturur bu grubu.
Hepsi AP , Aİ VE ANJ etkilidir.
İndometasin Aİ özelliği aspirinden güçlüdür. Romatoid artritli hastaların tolere edebildikleri dozlarda salisilatlar daha üstündür.
Ancak akut gut artriti, ankilozan spondilit ve kalça osteoartritinde indometasin, aspirin ve diğer NSAİ lere göre inflamasyonu gidermede daha etkindir.
İndometasin aspirin gibi uterus kontraksiyonlarını azaltarak doğumu geciktirir.(erken doğumda kullanılır.)
%50 ye yakın kısımda yan etkiler görülür, tolere edemez ve ilacı bırakırlar.
Yan etkileri GİS e ait bulantı kusma diyare, anoreksiya karın ağrısı üst GİS te perforasyon ve kanamalara neden olan ülserler görülebilir.
Kronik kullanan hastalarda ; en sık ve şiddetli yan etki frontal baş ağrısıdır.
Sulindak ; yapı olarak indometazine benzer, etki süresi uzundur, indometazinden zayıf olduğu halde romatoid artrit , ankilozan spondilit osteoartrit ve akut gut ta yararlıdır.
Etodolak ; etkileri diğerlerine benzer GİS e ait yan etkileri daha seyrektir.
Fenilbutazon ; Aİ etkisi güçlü ancak AP ve ANJ etkisi zayıftır. İlk tercih olarak kullanılacak bir ilaç değildir.
Yan etkilerinde bulantı kusma Gİ bozukluklar, cilt döküntüsü aplastik anemi agranülotozis vardır.
Yan etkilerinden dolayı bu ilaç kısa süreli tedaviler için kullanılmalı. Hastalar yakından takip edilmeli, kan tahlilleri yapılmalıdır.
 Görüldüğü gibi evimizde çocukların gözü önünde bulundurduğumuz, her şikayetimizde aldığımız ağrı kesiciler o kadar da masum değildir.
Çocuklardan uzak yerlere konulmalı ve  her ilaç gibi bilinçli kullanılması gereken bir gruptur.

                                                                                                           YAZAR:Eda KANAR




1 yorum:

diyabet eğitimi

DİYABET EĞİTİMİ Diyabet 20. yy.da hızla gelişim gösteren bir hastalık. Her geçen gün diyabetli hasta sayısı artmaktadır.Dünya genelinde ...