ANTİİNFLAMATUAR İLAÇLAR
İnflamasyon ;
Fiziksel travma, tahriş edici kimyasal maddeler veya
mikrobiyolojik ajanlar tarafından oluşturulan doku hasarına karşı gelişen bir savunma mekanizmasıdır. Vücudun
infeksiyonları inaktive etme , doku onarımı oluşturma çabasıdır.
Ancak bazen otoimmun mekanizmalar inflamasyonu olumsuz
etkiler. ( romatoid artrit, astım vs.) Böyle durumlarda vücudun savunma
mekanizmasını oluşturan koruyucu sistemler doku hasarına sebep olurlar.Antiinflamatuar
veya immun sistemi baskılayan ilaçlar bu durumlarda kullanılabilir.
*** antiinflamatuarlar
sadece etki gösterdikleri mediyatörlerin sorumlu olduğu inflamatuar yanıtı baskılayabilmektedir,
diğer mediyatörlerde etkili değildir.***
Bu
yazımda Aİ grubu ilaçların kalabalık olmasından dolayı sadece NSAİ grubunu ele
alıp, öğreneceğiz.
NSAİ (NONSTEROİDAL ANTİİNFLAMATUAR)
Bu grup ilaçların çoğu etkilerini prostoglandin sentezini
azaltarak yaparlar.
Nsai etkisini anlamak için prostoglandinler hakkında bilgi
sahibi olunmalıdır.
Prostoglandinler kısaca;
20 karbonlu bir yağ asiti olan arakidonik asitten sentezlenirler.
Çoğusu etkilerini hücre yüzeyindeki reseptörlere bağlanarak sağlarlar.
Vücuddakileri etkileriyse ;
Endojen olarak dokuda üretilir ve metabolitleri belli bir
hücre tipinin verdiği yanıtların ayarını yapan lokal sinyaller olarak
davranırlar. Fonksiyonları dokudan dokuya farklılık gösterebilir.
Örnek ; TXA2 nin trombositlerden salgılanması yeni trombositlerin
agregasyonunu sağlarken, TXA2 bazı düz kas hücrelerinde kontraksiyona neden
olur.
|
NSAİ
Bu gruptaki ilaçların kimyasal yapıları birbirinden oldukça
farklıdır.
Aspirin en yaygın kullanılan antiinflamatuardır. Kullanıma
yeni giren antiinflamatuarlar aspirine göre daha etkili, mide mukozasına daha
az irritan etkilidir. Bazılarının ise daha uzun aralıklarla alınmaları mümkündür.
Fakat aspirin avantajı ucuz olması ve diğer ilaçlara göre daha az toksik etkili
olmasıdır.
Şimdi
kısa kısa bilgi verelim özele inerek.
ASPİRİN VE DİĞER SALİSİLATLAR
Aspirin vücuddaki esterazlar tarafından hızla deasetillenerek
salisilata çevrilir. Salisilat antiinflamatuar, antipiretik ve analjezik etkilerden
sorumludurlar.
***salisilik asitin
diflurofenil türevi olan diflunisal ,salisilata metabolize edilmediğinden
salisilat intoksikasyonuna neden olmaz.
Diflunisal analjezik ve antiinflamatuar etkileri aspirinden 3-4 kat daha güçlüdür ancak antipiretik
etkisi yoktur. Sebebi ise SSS ‘ e ulaşamamasıdır.
Tedavide Aspirin de dahil NSAİ nin yeri ;
İnflamasyonu azaltma
(Aİ)
Ağrıyı azaltma (analjezi)
Ateşi düşürme (antipiretik)
Aspirin artritte inflamasyonu yatıştırmasına rağmen hastalığın
ilerlemesini durdurmaz.
( asetaminofenin güçlü analjezik ve antipiretik etkileri
olmasına rağmen antiinflamatuvar etksi
zayıftır. Bu nedenle Romatoid artrit gibi inflamasyonların tedavisinde
kullanılmaz.)
Salisilatlar iç organlara bağlı ağrıdan çok yüzeyel
ağrılarının tedavisinde kullanılır. NSAİ ler inflamasyona bağlı ağrı da
opioidlerden daha güçlüdür.
Maligniteye bağlı ağrılarda salisilat + opioid kullanılması
daha etkin olur.
Ön hipotalamustaki termoregulatuar merkez uyarılarak ateş
ortaya çıkar. İnflamasyon, infeksiyon sebebiyle uyarılan lökositler pirojenik etkili
sitokinler tarafından uyarılan PGE2 sentezi bu merkezin ayar noktasını yükseltir.
Salisilatlarsa PGE2 in sentezini salımını azaltarak vücut ısısını düşürür. Aspirin periferik vazodilatasyon ve terlemeyle
ısı kaybını artırır, vücut ısısı hızla düşer.
** Aspirinin normal vücut sıcaklığı üzerinde
etkisi yoktur.
Tedavi edici dozda aspirin alveolar ventilasyonu artırır.(
salisilatlar oksidatif fosforilasyon etkinliği azaltarak PCO2 yi ve solunum
sayısını artırırlar.)
Yüksek doz medulladaki solunum merkezini doğrudan etkileyerek hiperventilasyona ve respiratuar
alkaloza sebep olurlar. Alkaloz böbrekler tarafından kompanse edilirken toksik dozlarda solunum merkezi paralize olur
CO2 üretimi devam ettiğinden respiratuar
asidoz gerçekleşir.
Asprin prostoglandin sentezini engelleyerek mide asidi artmasına
ve koruyucu mukus sentezinin azalmasına sebep olur. Bu sebeple episgastrik
bölgede ağrı ülserler, kanama olabilir.
** olağan
dozda feçeste 3-8 cc kan kaybı olabilir.
Aspirin aynı zamanda antitrombotik etkiye sahiptir. Trombosit
agregasyonu azalarak kanama zamanı uzar .
Prostoglandin sentezinin azalmasıyla ;
Su ve tuz tutulumu
olur. Ödemle beraber hiperkalemi gelişebilir.
*** Aspirin aynı zamanda patent ductus
arteriyozusun kapanmasını da sağlar. Pda da açık kalmasında sorumlu PGE2 dir.
** Kronik
olarak aspirin kullanımın kolorektal kanser görülme sıklığını azalttığı
saptanmıştır.
** Diflunisal
dışındaki salisilatlar kan beyin bariyerini, plasentayı geçebilir fetusta
teratojen etki yapabilir.
Düşük dozda analjezik görevi görürken
Yüksek dozda antiinflamatuvar görev görürler.
Örneğin 4
1 300 mg lik iki tablet
analjezik
Günde 12-20 tabletin
uygulanması hem analjezik hem Aİ etki gösterir.
Koroner arter hastalığı semptomları gösteren hastalarda kontrendikasyon
yoksa proflaktik kullanımı önerilmektedir.
Yan etkileri
Salisilatların gis teki en yaygın yan etkisi episgastrik
ağrı bulantı ve kusmadır.
Aspirin bir asittir ve mide pH’sında elektrik yükü taşımaz,
mukoza hücrelerine geçerek burada iyonize olur. Bu özelliğiyle mukoza
hücrelerinde doğrudan hasara sebep olmaması için bol sıvı ve yiyecekle
alınmalıdır.
**Kanama zamanını
uzattığı için aspirin cerrahi işlemlerden 1 hafta önce kesilmelidir.
Salisilat verilen hastalara antikoagülan tedavi
uygulanacaksa daha düşük dozlarda başlanmalıdır.
Toksik dozlarda salisilatlar solunum depresyonu yapar,
kompanse edilemeyen respiratuar ve metabolik asidoza götürür.
Hastaların
inde aşırı
duyarlılık reaksiyonları görülür.bronkokonstrüksiyon , anjiyonörotik ödem vs.
ölüme yol açabilecek ağır anaflaktik şok tabloları nadiren görülür.
Viral enfeksiyonlarda aspirin kullanımı reye sendorumuna
yol açabilir.Serebral ödemin görüldüğü bu
tablo ölümle sonuçlanabilir. Genellikle suçiçeği olan küçük çocuklarda rastlandığından
aspirin yerine asetaminofen tercih edilmelidir.
Salisilat zehirlenmesi
Hafif seyrine salisilizm denir. Bulantı, kusma, baş ağrısı,
belirgin hiperventilasyon, mental konfüzyon, kulak çınlamasıyla karakterizedir.
Ağır seyrinde yukarıdakilere ek olarak huzursuzluk,
deliryum, hallüsinasyon nöbet, koma, ölüm görülebilir.
Çocuklar zehirlenmeye daha yatkındır. 10 gr kadar (veya
cilde sürülen preperatlarda metil salsilat 5 gr ) almaları ölümle sonlanabilir
**(Diflunisal
salisizme neden olmaz)
İbuprofen propıyonık asit türevlerinin ABD de ilk kullanıma
giren üyesidir.
Daha sonra fenoprofen,
ketoprofen, flurbiprofen, ve oksaprozin geliştirilmiştir. Bunların hepsi
analjezik, AP ve Aİ etkilidir. Romatoid artrit ve osteoartritin tedaviside
yaygın kullanılır. GİS te etkisi aspirinden daha zayıftır.
Oksaprozin en uzun etkili
olandır. Bu yüzden 1×1 uygulanır. En sık görülen yan etkisi GİS ait olan dispepsiden kanamaya
kadar değişen olumsuz etkilerdir. Bunun yanında baş ağrısı, kulak çınlaması vs.
saptanmıştır.
İndolasetik asit
İndometasin sulindak ve etodolak oluşturur bu grubu.
Hepsi AP , Aİ VE ANJ etkilidir.
İndometasin Aİ özelliği aspirinden güçlüdür. Romatoid artritli
hastaların tolere edebildikleri dozlarda salisilatlar daha üstündür.
Ancak akut gut artriti, ankilozan spondilit ve kalça osteoartritinde
indometasin, aspirin ve diğer NSAİ lere göre inflamasyonu gidermede daha etkindir.
İndometasin aspirin gibi uterus kontraksiyonlarını azaltarak
doğumu geciktirir.(erken doğumda kullanılır.)
%50 ye yakın kısımda yan etkiler görülür, tolere edemez ve
ilacı bırakırlar.
Yan etkileri GİS e ait bulantı kusma diyare, anoreksiya
karın ağrısı üst GİS te perforasyon ve kanamalara neden olan ülserler
görülebilir.
Kronik kullanan hastalarda ; en sık ve şiddetli yan etki
frontal baş ağrısıdır.
Sulindak ; yapı olarak indometazine benzer, etki süresi
uzundur, indometazinden zayıf olduğu halde romatoid artrit , ankilozan spondilit
osteoartrit ve akut gut ta yararlıdır.
Etodolak ; etkileri diğerlerine benzer GİS e ait yan etkileri
daha seyrektir.
Fenilbutazon ; Aİ etkisi güçlü ancak AP ve ANJ etkisi zayıftır.
İlk tercih olarak kullanılacak bir ilaç değildir.
Yan etkilerinde bulantı kusma Gİ bozukluklar, cilt döküntüsü
aplastik anemi agranülotozis vardır.
Yan etkilerinden dolayı bu ilaç kısa süreli tedaviler için
kullanılmalı. Hastalar yakından takip edilmeli, kan tahlilleri yapılmalıdır.
Görüldüğü gibi evimizde
çocukların gözü önünde bulundurduğumuz, her şikayetimizde aldığımız ağrı
kesiciler o kadar da masum değildir.
Çocuklardan uzak yerlere konulmalı ve her ilaç gibi bilinçli kullanılması gereken
bir gruptur.
YAZAR:Eda KANAR
freelancer yeni nesil siramalada yukselme garantili
YanıtlaSil